Yine böyle bi'ramazan günü temşütte telefon çaldı, mayalıyı yiyip yemediğimi hatırlamıyorum. Vakitsiz gelen telefonlar hep insanı korkutur ya, baktım Dr. Neslihan Hanım (Hüsülüoğulları), telefonu korkuyla açtım -Arkadaşını kaybettik dedi, kim diye soramadım. -Menzilci dedi Menzilciyi kaybettik. Palas pandıras hastaneye gittim, alnında küçük bir yara. Sandalyede otururken kalp krizi geçirmiş yüzünün üzerine düşmüş. O sıralar sekiz on sofi İskilip'e gelmişlerdi, gece onların kaldıkları eve ziyarete gitmiş sandalyede otururken kriz gelip bulmuş. Allah'ın rahmeti üzerine olsun.
Arastada çocukluktan itibaren arkadaştık ben sanat okuluna O liseye gitti çok başarılıydı mahalleden arkadaşım Abdulkadir Durukan (Sakalsız) la birincilik için yarışırlardı mezuniyet ortalamaları 10 a yakın aralarında bindelik dilimle fark vardı. Babası Rahmetli Menzilci Usta (Mustafa İnici) sert mizaçlı çok kuralcı, disiplinli birisiydi. Mehmet'te o minval üzerine yetişti, biz ara sıra kaçamak yapmamıza rağmen O dükkândan hiç çıkamazdı, hep sobacı dükkânında oturur ya da çalışırdı. Babası rahmetli olduktan sonra işi devraldı Hacı Karani'ye geldi sobacılığa devam etti, Ehil Ekmeği işletti. Ama Dünya işleri olmadı ters gitti fısıltı gazeteleri babasına ait bi'teneke altın olduğundan bahsederdi hep yalanmış.
Arastadaki dükkanın üstü kütüphanesiydi, tefsir okumaya meraklıydı değişik tefsirleri okur okuduklarını dükkâna gelen konuyla ilgili olanlarla paylaşırdı. Özellikle rahmetli Hamdi Hafız'la (Ertekin) babasında gelip devam eden hukukları vardı. Sorduğu sorular, paylaştığı konular bazen Hocayı terletirdi, cevap veremediğinden değil utanır kızarırdı Rahmetli. Menzilci lakabı babadan kalma bi'lakaptı nereden şimdi hatırlamıyorum ama şimdiki Menzille alakası yoktu. Sıklıkla Sakarya tarafında ki şeyhinden bahseder bazen ziyaretine giderdi. Akşam okuldan çıktığımda cumartesi pazar günleri çoğunlukla bir araya gelirdik, farklı görüşlerini dinlemek hoşuma giderdi. İki kez siyasetle işi oldu siyaseti yüzeysel konuşurduk O siyasetini, ben bildiklerimi anlatırdım, -Haklısın derdi ama aynı hatta devam ederdi. Uzun saçlarını at kuyruğu yapar onu da paket teliyle bağlardı. Kim ne der pek önemsemezdi. Kağıt ve kaleme çok düşkündü, inci gibi yazısı vardı.
Vefat edene kadar uzun yıllar arkadaşlığımız oldu. Oğlu Ahmet'in vefatını kaldıramadı, çok konuştuk birbirimizi dinledik, çok ağladık belli etmese de kaldıramadı, Dünya işleri hep ters gidince Dünyasını değiştirdi. Bi'ara aklını değiştirip, meczup bi'yaşam sürmeye çalıştı. -Deli oluyum deli gibi yaşayım dedim. Geceleri eve gitmiyorum, bi'gece Ulu Camiinin şadırvanında yatıyorum, gece saat üç gibi memleketin deli dediği meczuplarından birisi geldi -Lan Menzilci ısıcak bi'çorba olsa da içsek bi'canım istedi ki. Deyince -Ulaaan delininde nefsi varımış buradanda bize kurtuluş yok, hadi evine git deyip kalkıp eve gittim diye anlatmıştı. Özlediklerimden birisi Rahmetli, Allah'ın rahmeti üzerine olsun, mekanı cennet olsun.