İskilip’ten birootdan(1) gittiniz. Bidinnak(2) haberinizi alamadık. Husalanıyoruz(3). Mektup yazmaya gezek(4) gelmedi elleem(5).
Bıldırki(6) feşel(7) göbellerin(8) çılpuklukları(9) daha cibeli(10) cırtlamuklaştı(11). Fazla şinnetmemek(12) gerek. Girellikteki(13) kenefü(14), mahrama(15), cember(16), güdü(17) ve zendücü(18) biciğe(19) yığmıştık. Başı donbak(20) birisi tebelleş oldu(21). Kapının ırık(22) olduğu zaman mitilleri(23) bile alıp iyi ve yolaklı(24) bir iş yaptığını sanıp tüymüş(25). Medine’de(26), çiinnikte(27), terecede(28) ve şerbetlikteki(29) öteberiyi(30) devinletememiş(31). Çuvallığı(32), ılgıdırı(33), eleceği(34), kendürüğü(35) yüklüğe(36) yığdık.
Gönderdiğiniz tavuğa kelikten(37) pına(38) takmıştım. Pinnikten(39) kaçmış, zunnuğa(40) sıkışıp ölmüş, yır yır kokmuş(41). Bu yıl fazla kış oldu. Pörekler(42), çörtlenler(43) dondu. Buyduk(44). Zükkem(45), salım(46) olanlar çok. Giravu(47) günü boştum. Mayşalamaya(48) kemüreyi(49) yıktım, su sıyırdıyordum(50).
Meyvaların üğmeklerini(51) yere indirmişler, birisi tebelleş olmuş(21), yakaladım, örseledim(52). Zırıncadı(53). Baktım zıaracak(54), beni mesimiyor(55). Yılmanuk(56) sopayı buruk bacağına vurunca zeklenmeye(57) başladı. Bilirsinizki benim pirim, budağım yoktur(58).
-Lan göbel bağırdağını(59) ben mi çektim, edeni bilmiyor musun? deyip bağırınca arkası cehrilik(60) duvarı gibi geçti. Seyirttim(61) tuttum. Duluğu sirkeli(62) bir karı çıktı kökünden(63) herifimi döğdürmem dedi. Düşenbe(64), Deri(65) günleri uğraştık. Bu işlerden kekrem döndü(66), mıkkım sıyrıldı(67), iyiki ipimizi eğerdik(68). İstediklerinizi hüvehü(69) gönderiyorum. Eldes(70) biraz kavutla(71) urubu(72) ivitleyip(73) kendim getireceğim. Dolma yemeğe goraf goraf(74) geleceğiz. Biliyoruz dolmalar bizsiz ümüğünüzden(75) geçmez.
Sağlıkla kalın…
Derleyen: İbrahim KESTEK
Yukarıdaki mektup, İskilip’te Halk Eğitim Müdürlüğü de yapmış olan İbrahim KESTEK öğretmen tarafından 1960’lı yıllarda kaleme alınmış özgün bir metindir. Mektupta, o yılların İskilip ağzını yansıtılmasına özen gösterilirken, şive farklılıkları görmezlikten gelinmiştir. Ben de derlemenin bu yazılış yöntemine aynen uyuyor ve yalnızca İskilip Ağzı ile ilgili özgün sözcüklerin güncel anlamlarını veriyorum. (Hasan Ali Kalayoğlu)
AÇIKLAMALAR:
NOT: Sözcüklerin yalnızca mektupta kullanılan anlamlarına yer verilmiştir. Bazı sözcüklerin mektuptakinden farklı anlamları da vardır.
1. birootdan: ansızın, birdenbire
2. Bidinnak: azıcık, çok az
3. Husalanıyoruz: endişeleniyoruz
4. gezek: sıra
5. elleem: herhalde
6. Bıldırki: Geçen yılki
7. feşel: haylaz, yaramaz
8. göbellerin: çocukların
9. çılpuklukları: şımarıklıkları
10. cibeli: daha çok
11. cırtlamuklaştı: yüzsüzleşti
12. şinnetmemek: şımartmamak
13. Girellikteki: İç kilerdeki
14. kenefü: Kenevirden dokunan kumaş.
15. mahrama: Ev tezgâhında dokunan mendil.
16. cember: Bele kadar inen el dokuması başörtüsü.
17. güdü: Keşkek pişirilen en küçük çömlek.
18. zendücü: küçük çömleği
19. biciğe: köşeye
20. donbak: başı açık
21. tebelleş olmak: Musallat olmak, üzerine düşmek.
22. ırık: aralık
23. mitil: Yorganın içine konulan eski bez malzeme.
24. yolaklı: başarılı, işe yarar
25. tüymüş: kaçmış
26. medine: Odanın içindeki ocaklığın yanındaki dar raflar.
27. çiinnik: Ocaklık yanında maşa ve bulaşık bezi konulan çıkıntı, basamak.
28. terece: Yüklük denilen yatak koyma yerinin kenarındaki raf.
29. şerbetlik: Ocaklık üstündeki lamba, kibrit, vb. konulan küçük dar raf.
30. öteberi: Gerekli malzemelerin tümü.
31. devinletememiş: kımıldatamamış
32. çuvallık: Ev içi dokuma tezgâhı.
33. ılgıdır: İpliği çile yapmaya yarayan iki ucu çengelli tahta araç.
34. elecek: İplik bükülen çıkrığın el tutma yeri.
35. kendürük: Yufka ekmeği yapılırken üzerinde un elenen deri yaygı.
36. yüklük: Eski evlerin odalarında, altı gusülhane ve odunluk; üstü ise yatak koyma yeri olarak kullanılan önü perdeli dolap.
37. kelik: Eskiden çocukların giydiği, üstü açık görünümlü bir tür ayakkabı.
38. pına: Kümes hayvanlarının kaçmaması ve birbirine karıştırılmaması için ayağına bağlanan bez, eski ayakkabı gibi işaret.
39. pinnik: kümes
40. zunnuk: Küçük su tüneli.
41. yır yır kokmak: Çok kötü koku yaymak.
42. pörek: Topraktan yapılıp pişirilerek kullanılan su borusu.
43. çörtlen: Suyun sürekli aktığı kır çeşmelerinde, çeşme yerine takılan boru.
44. buyduk: çok üşüdük
45. zükkem: grip
46. salım: nezle
47. Giravu: Pazar günü
48. mayşalama: Bahçede bir ürün için ayrılmış kenarları tonçla yükseltilmiş yer.
49. kemüre: Kuru büyükbaş hayvan gübresi.
50. su sıyırtma: Suyu, sulanması gereken yere kendi halinde akıtma.
51. üğmek: Ağaçta, meyvenin toplu olarak bağlı durduğu yer.
52. örseledim: hırpaladım
53. zırıncamak: Sırnaşmak, ısrar etmek.
54. zıarmak, zığarmak: Karşı gelmek, itiraz etmek.
55. mesimemek: Önemsememek, itibar etmemek.
56. yılmanuk: Düzgün, yarayışlı.
57. zeklenmek: Karşıdakinin yaptıklarını aynen tekrarlamak, taklit etmek.
58. piri budağı olmamak: Ne yapacağı belli olmamak, güvenilmez olmak.
59. bağırdak: Bebeğin beşikten düşmemesi için üstünden bağlanılan kumaş bağ.
60. cehrilik: Cehri denilen bir tür çalının yetiştiği alan.
61. seyirtmek, seğertmek: Koşmak.
62. duluğu sirkeli: Asık suratlı.
63. kökünden: asla
64. Düşenbe: Pazartesi
65. Deri: Salı
66. kekre(si) dönmek: Bıkkınlık gelmek.
67. mıkkı(mıtkı) sıyrılmak: Kişi ile ilgili beklentileri boş çıkıp ümidini kesmek.
68. ipini eğermek: İşini yoluna koymuş olmak, ihtiyacı kalmamak.
69. hüvehü: Tamamen, peşi peşine, ucu ucuna.
70. eldes: pardon
71. kavut: Armut ya da ahlat kurusunun öğütülerek un haline getirilmişi.
72. urup: Ham üzümün ya da Yonis eriğinin ezilip kaynatılmasıyla yapılan ve yemeklerin üzerine limon yerine dökülen çok ekşi sıvı.
73. ivitlemek: Seçip ayıklamak.
74. goraf goraf: Kalabalık gruplar halinde.
75. ümük: boğaz.